4 Ocak 2017 Çarşamba















Birleşik Haziran Hareketi nedir hangi ihtiyaçtan doğdu?


2013 Gezi Direnişi ile başlayan toplumsal muhalefetin AKP'ye karşı başkaldırması, milyonların sokağa çıkması, kendi taleplerini haykırdığı bir duruşu simgeliyordu. Böyle bir muhalefetin kendiliğinden ortaya çıkışı, mevcut parlemento içi ve parlamento dışı muhalefetin ulaşamadığı ya da insanların kendilerini buralarda ifade edemediği bir hayatın sonucuydu. Buradan hareketle Gezi Direnişi'nin içerdiği ipuçları ve anlamlar üzerinden yeni bir yapıya yeni bir harekete ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaçları gören bir yerden doğru Vişnelikte bir araya gelen çeşitli sol, sosyalist yapıların, akademisyenlerin, aydınların, sendikacıların, bugüne kadar bu mücadelenin içerisinde olmuş, eşitlik, özgürlük, demokrasi mücadelesi veren bir çok kişi ve kurumun temsilcisiyle Vişnelik toplantısı gerçekleştirildi. Burada yürütülen tartışma sonucu BİRLEŞİK MUHALEFET HAREKETİ çağrısı yapıldı. Daha sonra İsmini "BİRLEŞİK HAZİRAN HAREKETİ" olarak güncelledi.  Haziran tüm bu saydığım eksiklikleri giderme ihtiyacı taşıyan bir yapı olarak ortaya çıktı. 

Solun önceki birleşme, çatı projeleri başarısız oldu Haziran'ın  farkı nedir?

Haziran'ı diğer yapılardan, oluşumlardan farklı kılan tabandan bir kurucu irade çağrısıyla ortaya çıkması. Haziran'ın kuruluş sürecinde insanlar Türkiye'nin dört bir yanında yüzlerce forumda bir araya geldi. Bu forumlar Gezi Direnişi'ndeki forum kültürünün niteliğindeydi. İnsanların ne yapacağına, neyin gerekli olduğuna birbirlerini ikna etmesiyla oluştu. Kuruluş çağrısı Vişnelik toplantısında olmuştur ancak kuruluş amacı ülkenin dört bir yanındaki forumlarla ortaya çıkmıştır. Haziran'ın örgütlenme modeli tabandan tepeye doğrudur en büyük farklardan biri budur. Haziran çeşitli partilerin merkezi düzeyde birleşiminden ziyade bunu da içerisinde barındıran ancak çeşitli bağımsız insanların meclislerde tartışması ile kararın üst meclislere iletildiği bir harekettir.

Haziran'ın hedeflediği kitle kimlerdir?

Haziran'ın hedeflediği kitle için net bir çerçeve çizmek pek mümkün değil. Genel ifadeyle AKP'nin yarattığı hırsızlığı, tecavüzü, tacizi, çeşitli alanlarda emekçilere yönelik şiddeti meşru gören, hak mücadelelerini terörize eden, gerici, neoliberal, toplumsal yapının karşısında olan, buna karşı mücadele eden, yeni bir Türkiye tarifi olan geniş bir kitle var. Bunların arasında okulları İmamhatipleştirilen, proje okul yapılan liseliler var, okulu sermayeye peşkeş çekilen üniversiteliler var, gelecek kaygısı yaşayan gençler var, çeşitli dile, dine, ırka mensup olup ötekileştirilen insanlar var, toplumsal hayattan soyutlanması istenen, tacize, tecavüze, şiddete uğrayan kadınlar var, gerici eğitime karşı mücadele eden veliler var, sürekli şiddet gören sağlık emekçileri var. Kısaca  sosyal devlet talebi olan milyonlar var. Farklı kategorize edebiliriz ancak en genel tanımıyla ezilen ve buna karşı mücadele eden tüm kesimler Haziran'ın hedeflediği kitlelerdir.

Haziran Meclisleri'nin tarifi nedir?


Bulunduğu alanda bir araya gelen, yaşadığı alandaki sorunlara yönelik sözü olan, ülkedeki politik duruma sözü olan, mücadele etmek isteyen herkesin söz hakkı olduğu bir meclistir. Temsili bir demokrasi anlamından ziyade Haziran fikrini paylaşan herkesin katıldığı herhangi bir sınırlamanın olmadığı eşitlik ilkesinin olduğu karşılıklı tartışma ve ikna süreçlerinin olduğu ve bu fikirlerin olgunlaştığı bir yapıdır. Sadece oturup tartışan değil bunlara dahil eylem pratiği olan merkezi ve yerel sorunlara yönelik mücadele eden, hem bir direniş örgütlemek hem de dayanışma ve kurucu iradesi olan bir meclistir.

Haziran'ın mücadele tarifleri ve pratikleri nelerdir?


Mücadele salt olarak parlamentoya, sorunları yargıya taşımaya sıkıştırılacak bir şey değildir. Bugün nefes aldığımız her alan bir mücadele alanıdır. Mücadele tarifi ülkenin çeşitli yerlerine yönelik saldırılara karşı hayatın her alanında birlikte ses çıkarmak, itiraz örgütlemektir ve her yerelin kendi yaratıcılığı ve imkanlarıyla alakalı bir olgudur. Mücadele taş, sopa atmanın ötesinde bir şeydir. Gezi Direnişi'nde twit atmak, kaldırıma, duvara slogan yazmak, alternatif medya alanı yaratmak, yürüyüş, gösteri düzenlemek, parkta çay, poğaça dağıtmak, kurulan komünde emek harcamak, en güzel örnekleridir. İzmir'deki proje okullarına karşı mücadele eden  velilerin, öğrencilerin ve bizlerin 3 okulu kazanmamızdır, "Laiklik yeni anayasada olmamalı" diyen İsmail Kahraman'ın; Haziran'ın acil çağrı ile protestolar düzenlemesinin ardından, fikren olmasa da olayı çarpıtarak geri adım atmasıdır. Cerattepe'de milletin a .....na koyacağız diyen Mehmet Cengiz'in doğayı talan etmesine karşı maden istemeyen köylülerin yolu kapatmasıdır. "6 yaşındaki çocukla evlenilebilir" açıklamasını yapan Nurettin Yıldız'ın, etkinliğe gittiği şehirlerde kadınların protestoları sonucu etkinlikleri iptal edip şehirden kaçmasıdır.  Bu farklı mücadele alanlarını birleştirerek haklarımızı muhafaza etmek ve yeni kazanımlar elde etmek için örgütlü mücadele ettiğimizde kazanıyoruz, bunun örnekleri tarihte mevcut. Bu mücadelelerin ortaklaşacağı alan bugün bizim tariflediğimiz Haziran Meclisleri'dir.

Başkanlık sürecinde Haziran'ın tavrı ne olacak? Başkanlığa bakışı nedir?

 

Başkanlık süreci Erdoğan'ın fiili olan başkanlığının, anayasal hale getirilmesidir. Biz başından beri buna karşıydık. Bugün bu maddeler anayasa komisyonunda görüşülüyor, en son Cumhurbaşkanına meclisi fesh etme yetkisi geçti. Bu AKP'nin niyetini ortaya koyuyor. Sürecin buraya geleceği belliydi biz bu rejimin tarifini yaparken saray rejimi, tek adamlık, saltanat kurma hevesi diyorduk. Yarattıkları hukuksuz başkanlık durumunu muhalefeti bastırarak, komisyonda tekme tokat kavga yaparak, milletvekillerini tutuklayarak bir çete/mafya yöntemleriyle anayasal bir statüye kavuşturmak istiyorlar. Bu sadece bir başkanlık sistemi değil, 15 temmuz sonrası başlatılan OHAL süreci ile yönetememe krizini aşmayı, cumhuriyetin ileri özelliklerini tasviye etmeyi amaçlayan yeni bir rejim kurma isteğidir. Başkanlık referandumu kesinleşirse Haziran buna karşı sokaklarda olacak. Haziran Meclisleri bulunduğu her alanda en kitlesel, meşru ve militan duruşuyla başkanlık referandumunda "Hayır" cephesini örgütleyecek bir çalışmayı ortaya koyacak ve referandum sonrası Türkiye başkanlığa "Hayır" demiş olacak.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası parlamento işlevini tamamen yitirdi diyebilir miyiz? Sizce insanlar yüzünü sokağa mı dönecek? önümüzdeki dönemde toplumsal muhalefetin yükseleceğini düşünüyor musunuz?


Parlamento asıl olarak 7 Haziran seçimleri sonrası lağvedildi, iç ve dış siyasetteki savaş politikalarıyla AKP ülkeyi esir aldı. HDP siyasal sahneden silindi, Kılıçdaroğlu sağ seçmene yönelik politik söylemlere girişti. CHP toplumsal muhalefetin isteklerine cevap verecek durumunu yitirdi. Bunlara rağmen ilerici yurtsever, demokratik, laiklik, eşitlik, özgürlük isteği olan milyonlar var, bunlar çok ciddi bir öfke birikimi yaşıyor. Son 1 yıllık süreçte toplumsal muhalefet bombalı saldırılarla, tutuklamalarla, polis şiddetiyle, 30 gün gözaltı süresiyle boğulmaya çalışılıyor bu sebeple bugün insanların doğrudan sokağa çıkabilmesi gerçekçi görülmüyor. Ancak  insanların artık meclisten de umudunun kalmadığını görüyoruz. Esasen son değişikliklerle meclisin de kalmayacağı aşikar. Artık daha yerel ölçekli bir araya gelişlere ihtiyaç var.  Bu ihtiyaca cevap verecek olan bizim tarif ettiğimiz halkın kendi meclisleri olan Haziran Meclisleri'dir. Bugün AKP'nin iktidarının değişmesi ülkedeki bu çürümüşlüğü yok etmeyecek, buradan doğru bizim örgütlenerek, kurucu bir iradeyle sevginin, saygının, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün ülkesini kurmamız gerekiyor.  Son söz olarak "Haziran Meclisleri'nde buluşalım."

Haziran Hareketi’nin önümüzdeki süreçte yoğunlaşacağı dinamikler nelerdir?


Haziran'ın 13 şubat 2015 yılında  "Laik ve Bilimsel Eğitim" sloganıyla örgütlediği boykot öğrenci ve velilerden ciddi bir karşılık buldu. Laikliğin yok edilmeye çalışıldığı, gerici saldırıların yoğunlaştığı bu süreçte "Laik ve Bilimsel Eğitim, Laikliği Kazanacağız" sloganlarıyla bu alanda mücadelemiz devam ediyor. Bunun yanı sıra "Ekoloji, Kent ve Doğa" adı altına doğaya, kente yönelik saldırılara, karşı ekolojik ve doğa mücadelemiz sürüyor. Kentsel dönüşüm adı altında yandaşlarına peşkeş çekilen alanlarda mücadele ediyoruz. Aliağa'da Termik Santrale karşı mücadele ettik. Cerattepe'de, Ovacık'ta, Dereköy'de, Kültürpark'ta mücadelemiz sürüyor. Bu saldırılara karşı direnişimiz kararlılıkla devam edecek. Bir diğeri gençliktir. AKP'nin ucuz iş gücü olarak baktığı, geleceksizleştirilen gençlerin talepleri aynı zamanda Haziran'ın talepleridir, Haziran Hareketi bir gençlik hareketidir.
 

0 yorum:

Yorum Gönder