1 Aralık 2016 Perşembe






Fanzin genel itirabiyle nedir?
Fanzin, fanatik ve magazin kelimelerinin kırpılmasından almıştır adını. Öğretilen sistemik yapıya bir eleştiri yoluyla ortaya çıkmıştır denebilir. Mevcut duruma karşı alternatif bir duruş barındırır. Değişen yaşam içinde sahiciliği yaşatmaya çalışan bir yayın biçimi. Modernizmden, bireyselliğe dönüşten, dayatmaya  adapte olunan eğitim sisteminden, toplumsal yargıların doğru kabul edilmesinden ve daha birçok parametreden söz ediyorum. Fanzin, içinde bulundurduğu birçok çeşidiyle birlikte, içinde bozukluk bulunduğunu düşündüğü her alana karşı duruş ve alternatif yol sunar. Keskin bir tanım arıyorsak; "Finansal kaynaklardan ve hiyerarşik yapılardan uzak, gönüllülük esasına dayanan alternatif bir basılı yayındır" diyebiliriz.

 Bu tanımlamaya dayanarak soruyorum: Klasik yayıncılık anlayışından farkı nedir?


En genel cümleyi sunmak gerek bu noktada; fanzin, bağımsız yayıncılığın en elle tutulur örneğidir. Art alanda kalmaya dair kaygısı yok. Nerede yaşadığımızın hepimiz farkındayız. Nasıl bir coğrafyada, hangi gerçeklerle, neler yaşadığımızın hepimiz farkındayız. Temelde bu durum böyledir. Fakat bu durumla başa çıkmaya çalışma yöntemi değişiyor. Klasik yayıncılık anlayışına göre insanlara ne okumak istiyorlarsa o sunulur. O an dünyayı toz pembe görmek isteyen birine sunulacak en az beş farklı yayın bulabiliriz. Bir konu üzerine yoğunlaşan bir yayına odaklanan birçok insan var. Ama asıl dert etmemiz, asıl görmemiz gereken noktaların üzerine basmaya cesaret eden kaç yayın var? “Fanzinler tamamen politiktir” gibi yanlış bir bakış oluşmasın ama fanzindeki bağımsız düşünce biçimi “İki kelime az söyleyeyim ama piyasa beni sevsin” kaygısından millerce uzaktır.  Bu da “klasik” kelimesinin tanımına dahil olan her şeyden ayırır. Hem yayın duruşu olarak klasik olandan uzak hem de diğer cenahlar arasındaki ilişki manasında da klasik durumdan ayrı durur. Fanzinler birbirinin arkasında dayanak olur, önündeki bir sonraki adımı kuran, kurgulayan olur. Bir derginin diğerinin iyiliği için bir adım atması hayali bir durum. Yapan yok mu? İyi niyetli olan yayın sahiplerini hariç tutmak isterim; eminim iyi niyet barındıran kimseler de vardır ama fanzin camiası içinde bu bir kıyas değil, bu fanzinin gerçeği. 







      Bu doğrultuda “fanzin camiası”         dediğimiz alan nasıl bir yayın politikasına sahip?
 

Günümüzde insanların kendini, yaşadıklarını, yaptıklarını sunmaya, göstermeye çalıştığını görmemiz büyük bir olasılık. Çünkü bu bir normallik, itki halini aldı. Yaşamsal bir füzyon. Bireysel olmak, diğerkâmlığın yok oluşu o kadar olağanlaştı ki aksi anormal sayıldı. Tabu olan yargılar meydana geldi. Ortaklık, yan yana olmak gibi eylemler yok olmaya yüz tuttu. Nasıl bir yayın politikasına sahiptir? Bu soruya cevap vermek için günümüz insanının anormal olarak gördüğü tüm eylem ve olgular zincirine sahip demekten kendimi alamıyorum. Gönüllülük söz konusu çünkü. Somut bir varlığı, yayını sürdürmeye çalışıyorsunuz ve bundan elde edeceğiniz maddi hiçbir şey yok; tamamen doyum ile alakalı. Manevi bir tatminkârlık söz konusu. Kolektif bir yapı; içinde kimse “ben böyle olduğum için böyle…” gibi -ben- odaklı söylemlerde bulunmaz. Çünkü herkesin ortak katkısıyla meydana gelen bir yapı. Bu sadece aynı fanzinde yazan on, on beş insan için geçerli değil. Fanzinler birbiri dolayısıyla var olup yine birbiri sayesinde sürebilen bağımsız yayınlardır.





Bunu hangi örnekler üzerinden açıklayabilirsin?
 

Çok güncel ve genel bir durum; fanzin, dünyada, bilhassa Türkiye’de hak ettiği yere henüz erişememiş bir yayın. “Fanzin nedir?” sorusunun hala bu kadar dillerde olmasının ve açıklamakta güçlük çekmemizin temel nedeni bu. Bilinilirlik, göz önünde olabilme, görünülürlük gibi olgulardan biraz uzak. Tamam, fanzin popüler kültürün hızlı tüketim ürünlerden değildir. Fakat eğer gerekli insanlara ulaşmazsa edimleri, söylemleri sonuca da ulaşmaz. Bu da boşu boşunalık yaratabilir maalesef. Bu durumda birbiri üzerinden üste çıkabilen bir halkalar zinciri yaratır. Dağıtım mesela; fanzin kültürünün geçmişten günümüze en belirgin ve en sığ sorunu. Eksikliğin farkındayız fakat boşluğu doldurmak profesyonel manada zor. Bir dergi gibi sağlam beş kitapevi ve mağazayla anlaşıp raflara oturamazsın. El emeği, katedilmesi gereken yol var. Diyelim İzmir çıkışlı bir fanzine mensupsun, fakat yazdıklarını, çizdiklerini öteki şehirlerdeki insanlarda okusun, görsün istiyorsun. Elden gelen milyonlarda alternatife sahip değilsin. Yapabileceğin şey; diğer şehirlerde aynı işe gönül veren, yoldaşlık yapan insanlarla iletişime geçen bir yapı kurup sistem oluşturmak. Şimdi Türkiye’nin her bölgesine ulaşan ve tamamen özgün olan bir dağıtım ağı var. Sıvadık fanzinin yeni sayısı çıktığı zaman kargolandığı en az beş şehir oluyor. Kopya Fanzin, Mevzular Derin Fanzin için de durum böyle. Çünkü birbirini destekliyorlar. Kopya Fanzin İstanbul’dan kargoya veriyor otuz tane fanzin, İzmir’de bir arkadaş alıp fanzine kucak açan mekanlara dağıtım sağlıyor. Bu Çanakkale’den Mersin’e kadar ulaşan bir ağ ve zamanla oluştu. Kendi söküğünü dikiyor bir nevi. Bunun dışında; az önce değindiğim “bilinilirlik” kapsamında atılan sağlam adımlardan biri fanzinapartmanı.com. Bu sitede fanzinlerin kritikleri yapılır, yeni sayıların ve fanzin etkinliklerinin ya da bu alanda yapılan herhangi bir çalışmanın duyurusu yapılır. Bundan önce  kurulan Artfanzin de bu site minvalinde bir kuruluş yapısıydı. Tanıtım, kritik, çalışmalar içinde yer alır. Bu da farklı bir eksikliği giderme yöntemi. Örnekler çoğaltılabilir çünkü üretiminden basımına, dağıtımına kadar fedakarlık içeren bir alan. Zımbasını, katlamasını bile el yordamıyla yapıp sokaklara saçıyoruz.





Bu alan içindeki diyalog biçimi de diğer cenahlardakinden farklı mıdır?
 

“Marjinal” bir gösteriş tarzı yok. Her şeyin samimiliği konusunda hiçbir kuşku duymadım senelerdir. Bu alanda karşıma çıkan neredeyse herkes ne ise o oldu. Boş zamanlarını denk getirip buluşan, muhabbet ederken matbaadan aldığı fanzinleri katlayıp zımbalayan bir topluluk bu bahsettiğim. Elbette çok büyük farklılıklar var.



Bunu canlı tutmak için neler yapılıyor?

Merceği İzmir’de tutarsak; sık sık, elbette hayat zorunlulukları müsaade ettiğince bir araya geliyoruz. Bu toplaşmalarda hem kişisel yaşamlarımızı birbirimizle paylaşıyoruz hem de uğraş alanımız olan fanzinin bir sonraki adımı için çeşitli planlar/hedefler belirliyoruz. Bu ortaklık, kolektif yapı, aynı zamanda bir dostluk ilişkisine de sağlam bir zemin oluşturuyor. Fanzin günleri düzenleniyor belli zaman aralıklarında. Belediyenin düzenlediği kültür platformlarında alt kültür, yeraltı edebiyatı, bağımsız yayıncılık, alternatif dil alt başlıklarında fanzin tanıtılmaya çalışılıyor… İzmir dışında ise; şu an kurgulanan iki İstanbul etkinliği var; alt kültür ve neo-beat temelli. Bu ve bu gibi etkinlikler bizi canlı tutuyor.






Her ne kadar henüz hak ettiği noktada olmasa da gittikçe popülerleştiğini gözlemliyoruz. Duruş olarak popülarizme karşı olan bir yapının, bu duruma tepkisi nedir?

Bir şeyi ayırmak gerek; popülist olan ile popüler olan arasında masumiyet farkı var. Eğer bir şeye emek veriyorsan ve bu bir işe yarıyorsa, birkaç insanın içindeki eksikliği gideriyorsa o zaman onlar arasında ön planda kalır. Bu popülerliktir. Ama bir işi, eylemi, var olabilmek ve göz önünde kalıp sırf “sevilmek” için yaparsanız popülist olursunuz. Bu, masum değil. Çünkü sahici değil. Hızla tükenir. İnsanlarda iz bırakamayan her şey gibi azalıp yok olur. Normali budur zaten, içselleştirmediği bir durumu hayatında canlı tutabilen kimse yok. En azından olmamalı.

0 yorum:

Yorum Gönder